Kelime Koşusu

Pazartesi, Mayıs 31

Yeni Ev

yerleşmeye çalışıyorum hala. basit renk ayarları dışında, blog ortamı için html yazmamıştım daha önce. kastı az biraz dilini öğrenmek. üretkenlik daha çok eve alışma ve etrafı dekore etme sürecine harcandı, haliyle yaratıcılık kısıtlandı. -bakınz. başlık sıçık vaziyette duruyor, resim falan yok, minimalist düzeyde hareketlilik hakim-

[-][-][-][-][-]

bir sıkıntı var bugün üzerimde. garip haller cenneti buralar. cinayet planları da, sevgi taşkınları da aynı yürekte. dengesizim var mı, dibine kadar! :)

Perşembe, Mayıs 27

Olay Nedir?

Önce http://diedralieta.bravejournal.com da başlamıştı macera. Sonra http://diedralieta.blog-city.com daydım 5-27 mayıs tarihleri arası. İki site de hala yayında bakmak isteyenler için. Bu yazıysa 5-27 mayıs tarihleri arasındaki yazıların blog-city den buraya taşındığını ve asıl bu tarihten sonrasının yeni evim için geçerli olduğunu anlatmak için yazıldı. Kürkçü dükkanına dönüş bu görüldüğü gibi. Geçen sene bunalımlarının yer aldığı bir yerdi burası ve nihai evim olmasına karar verdim sonunda. Döndüm dolaştım ve geri geldim. Umarım uzun sure de kalırım :)

Pazartesi, Mayıs 24

Yine Geçmiş Zaman Alıntısı

ilk düzyazıyla başlayalım. hani herkesin sık kullanmayı sevdiği belli kelimeleri vardır. "varoluş" sempatimi fark etmeyen yoktur her halde. işte bu benim, benden kelimelerden sıkılıp kendimi bunlarla ifade ettikçe sınırlandığımı hissettiğim zamanlardan birinde ufacık karaladıklarım:

"Polar kayıtsızlıklıkların yönettiği bir şuursuzluk bu. Duyumlarla varlık gösteren. O km tüm söyleyişler. Yeniden doğuş misali, ferahlama biraz, güvendelik biraz."

dişinin kovuğuna gitmedi değil mi? deneysel çalışmalar tadında bırakılmalı ama :)

sırada şiirimsiler var yine. o -eski- bildik garip hallerindenler biraz. ama önceki geriye dönüş sahnelerinden daha yeniler:

mektuplar yazacağım açık açık
ve sileceğim ebediyete dek
okunmadan kalacak
ben bile bilmeyeceğim
benden neleri saklayacak

anlatacağım tüm hikayeyi
herkesten önce tek onlara
duyup da üstüme yürümesinler
beni artık incitmesinler diye
fısıldayacağım parmaklarımla

mektuplar yazacağım kendime
nedenini kimse bilmeyecek
şifresini kimse çözemeyecek
sesini kimse öpmeyecek
bende benli benim kalacak

ancak böyle taşacak
ancak böyle taşınacak
ancak böyle koşulacak
ancak böyle duyulacak
bende benli benim ancak
---------------------------------------
gülmekte parkettim arabamı
ağlamaya yürüyorum
tozlanmış kaldırımlarda
küçülmüş ağaçlarla
kimsesiz kalmışlar galiba
---------------------------------------
içimde birikti patlama noktasına
bekledim sustu başlamadı oturdu
giderek bıraktılar sonsuzluğa
arkamdan bağıran olmadı yoktu
---------------------------------------
yaz diye fısıldadı o küçük şeytan
adını ağzına almadan olmaz
aynada kendini görmemek gibi
bakıp da fark etmemek olmaz
-----------------------------------------
düşüklerde düşleyen düşüncelerle
düşüncelerde düşüp düşlüyorum
ama düşlerde düşününce düşüyorum
-----------------------------------------

Sizce 1 (24 May 2004 06:05 PM)

küçük bi çocuk gördüm hepsinde... saskın ama kararli, zeki ama bilgisiz, cesaretli ama çaresiz... alip kollarima simsiki sarip sonra da bildigim her seyi anlatmak istedim... okurken içimden kizdim bazen neden böyle düsünüyor diye; bazen sonuna kadar hak verdim hiç degismeyecek diye...
ve ara ara da kendime döndüm 4-5 sene öncesine, ayni kaygilari, ayni öfkeyi, ayni yargilari, ayni sorulari kafamda barindirdigim zamana...
simdinin anahtari o günlermis sanirim... yine paralel yollar diyorum sadece ;) ama boyumuz küçük oldugundan sokaklarin siniri olan çalilardan görememisiz birbirimizi... halbuki sadece 20 metre ötemdeydin kaç sene... olsun bisi kaybetmedik sonuçta, hatta bence böyle daha yararli ve yaraticiyiz birbirimize :)

o küçük kizi tanidigim için mutluyum... "degisim" simdi daha somut, gözlerimin önünde, elimle dokunacak kadar yakin ayrica. ve yine saygiyla egiliyorum önünde ;)

ayrica ona burdan merhaba diyorum, zamani hiçe sayarak...

pleiades

Sizce 2 (24 May 2004 07:35 PM)

ilk paragrafinin altinda imzam duruyor gördün mü :)
dogru yerde, dogru zamanda, dogru insanla, dogru seyleri paylastigimizi hissediyoruz demek. ne mutlu! "canim benim" dedi sana o küçük kiz demin ve seni kocaman öptügünü söyledi. katilmamam mümkün degil :)
paralel bicira sevgilerle, iyi ki yan sokaktan el salliyor bana :)

szn

Yıl 2000 No: 3

Temiz tertemiz bir sayfa olsa yarın
Unutulsa geçmiş
Yeniden başlama şansı verilse her isteyene
Sorumluluklar, zorunluluklar geride kalsa
Her şey yeniden başlasa
Geçmişte yapılan hatalar bir daha tekrarlanmasa
Böylece kimse hata yapmasa, pişman olmasa
..
Ne kadar kolay olurdu değil mi hayat?
Kaçmak yerine savaşmak
Ağlamak yerine gülebilmek gerek oysa
Geçmişte yaşamak yerine
Geleceğe bakmak zorunda herkes
Pişman olmak yetmiyor
Yapılan hataların düzeltilmesi gerek
Ayrıntılı bir plan mı yapmalı?
Yoksa her şeyi oluruna mı bırakmalı?
Doğruyu bulmak ne kadar zor..
Kime, neye göre olmalı?
Nerede, ne zaman aranmalı?
Her kafadan bir ses çıkıyor
Ama kimse cevabı bilmiyor
Herkes kendine göre haklı
Herkes çevresine göre yanlış
Eğer yukarıdakiyse bunu ayırdeden
Bu bilinmezlik niye?
Aydınlık gerçekler olmadan yaşamak niye?

Yazarken akıyor zaman ve sayfalar
Kalemin sesi, kelimeler var
Ve beynimin içinde şunu da yaz, bunu da diyen ses
Geçici bir huzur veriyor bana
Ama sonra yeniden başlıyor aynı sıkıntı
Yazmalıyım ama ne?
Her şey kafamda gizli belki
Ama öyle gizli ki bulamıyorum
Göremiyorum nerede
Bilemiyorum nasıl
Zaman akıp gidiyor
Ve bir şeyler büyüyor içimde
Patlama noktasında aksaklıklar başlıyor
Aşırı duygusallık, endişeler, şüpheler
Birbirini kovalıyor sıkıntılar
İçimde akanları tutamamak üzüyor beni
Ve zamana bağlı olmak sinir ediyor
Sonra eski dizeler geliyor aklıma
Heyecanlandırıyor beni
Öyle ki bir şeyler alevleniyor içimde
Ağzımı açsam çıkacaklar sanki
Ama çıkmıyorlar ne kadar beklesem de
Onları harekete geçirmek benim elimde
Biliyorum
Ama olmuyor, yapamıyorum
Sonra şimdi, şimdi yazmalıyım diyorum
Başta zor geliyor ama alışıyorum
Alışınca da duramıyorum
Birini yazarken diğeri geliyor aklıma
Yetişemeyeceğim diye korkuyorum
Kaçıracağım sanıyorum aklımdan geçenleri
Ama hepsi dökülüyor bir bir
Ağzımdan, beynimden, kalemimden
Ve susmak bilmiyor
Keşke her şeyin bir sonu olmasa diyorum ozaman
Bitirmemek benim elimde belki
Ama yapamıyorum
Hep bir yerde kesiyorum
Belki yarım, belki tam
Bırakıyorum

Yıl 2000 No: 2

Öğrenecek çok şey var bu dünyada
Yaşım on dört henüz
Bu yolda ne ki?
Daha başlangıcındayım hayatın
Yabancıyım her şeye
Hep devrik cümleler kuruyorum
İsyan ediyorum kurallara
Rock/metal dinleyip
Güya kendimi kanıtlıyorum
Millete gıcıklık için
Güzel bir gülüşü ezikliyorum herkesten
Benden üstün olan birini görünce
Kalıyorum ne güzelll diye
Çabuk etkileniyorum dışarıdan
İnsanlardan, olaylardan, varlıklardan
Yeniyim bu dünyada
Emekleyen bir bebek gibi
Gözlerimi kocaman açıp
Bakıyorum dünyaya
Uçsuz bucaksız bir çayır
Görüyorum yemyeşil
Pespembe olmasa da hayat
Kapkaranlık da değil
Bana ters gelen her şeyi
Eleştiriyorum hep
Çok biliyorum ya
Her şeyi kendimce
Yorumlamaya kalkıyorum
Bir ad koymaya
Biçimlendirmeye uğraşıyorum
Yerine otursun istiyorum
Her şey
Ortalıkta uçuşmasın
Kendi tarzımı yaratmak için
Doğal şeyleri değiştiriyorum
Ya da hep olağanın dışında
Değişik şeyler arıyorum
Dışarıdan saklıyorum
İçimdeki çocuğu
O ki şimşek çakınca korkan
Bağırılınca ağlayan
Masum ufaklık
Şirin olduğu kadar cadı
Küçük olduğu kadar zeki
Her şeyin farkında
Ama çoğu şeyin dışında
Yeni uyanıyor bu dünyaya
Hep soruyor ne, neden, niçin?
Zorlanıyorum cevap verirken
Terslemeye de kıyamıyorum ki
Dışarıdan korumaya çabalıyorum
(Annemler gibi)
Öğrenmesin kötüleri, acıları, kederi
Ağlamasın gülsün istiyorum
BU yüzden de dışarıdan
Güçlü bir kale gibi
Görünmeye çalışıyorum
Ama en ufak bir sözde
Uyanıyor miniğim
Yüzünü buruşturuyor
Kızıyor
Yine neden diyor
Ne diyebilirim ki
Bilmiyorum
Ne yapayım
Ben de daha küçük bir çocuğum.

Yil 2000 No: 1

Küçük sezenler var burada. Yeni yeni dünyayı, kendini keşfe başlayan.

Her şey yapmacık mı şu dünyada
Bir gerçeğin peşinde koşmak hayal mi yalnızca
Hayat bir oyun belki tiyatro sahnesinde
İzleyici mi olmalı oyuncu mu
Hangisi daha gerçek


Keşke inanabilse herkes herkese,
Gönlünü açabilse kolayca
Güvenebilse hemen
Alacağı tepkilerden
Yiyeceği azarlardan
Bildik kurallarla acımasızca yargılanmaktan
Korkmadan
Kurtulsa kaçsa hepsinden
Gerçekten
İlk defa
Tek bir kez
Sınırsızca
Özgür olsa
Keşke karışılmasa her şeye
Özel dünyalar korunsa
Kimse kimseye hesap vermeden
Kendince yaşasa


İnsanlar ne tuhaf
Bir gün dost, bir gün düşman
Ne güven var, ne sadakat
En beklenmedik anda
Sırtından vuran da
En kötü anında
Yanında olan da
Aynı kişi
Acaba böylesi daha mı iyi?


Bazen içim dolu dolu oluyor
Taşacakmışım gibi
Derimi yırtacak gibi
Gördüklerim, düşündüklerim
Beni aşmak istiyor
Yetmiyor hiçbir şey
Daha fazlasını istiyorum
Hayatın güzellikleri içime doluyor
Bir paylaşma isteği sarıyor beni
Kelimeler taşıyor ağzımdan
Çenem düşüyor
Konuşmak, hepsini serbest bırakmak
Geliyor içimden
Gökyüzünde uçmak
Denizde yüzmek
Toprak kokusunu içime çekerek
Yağmurda yürümek istiyorum
Hayatın kederi, acıları içime doluyor
Anlatmak istiyorum
Duyduğum, gördüğüm şeyleri
Herkesi dinlemek istiyorum
Yardım etmek için
Kanayan yüreklere
Yeter bu kadar karanlık, acı, ölüm
Dursun istiyorum dünya
Ağlamak istiyorum saatlerce
Derler ya olmuyor
Ağlayamıyorum
Hayatın yenilikleri içime doluyor
Dahasını istiyorum
Yeni arkadaşlar, yeni dünyalar
Yeni fikirler istiyorum
Kendimi, herkesi aşmak
Soyutlaşmak/sınırsızlaşmak istiyorum
Böyle dolu doluyken
Yazmak, yazmak istiyorum
Dökmek içimi kelimelere
Oynamak onlarla
Bir desen, bir melodi yaratmak
Yaratmak istiyorum

Pazar, Mayıs 23

Gecen Yazdan Nameler2

"Gözün kararır da
Sorarsan bir gün
Cevapsızlıktan bunalıp
Kaçarsan sondan
Varoluşun ağırlığı
Çöküp ezilmeden
Altında kalıp
Ruhunu terk etmeden
Bil ki yanında olmicam*
Bil ki elinden tutmicam*"
*Evet abi, budur. Hakikaten konuşma dilini Ayşe Hatun misali şiir hatta nota diline sokmuşumdur. Aleyhime delil olarak kullanabilirsiniz!


"Anılar güzeldi bir zamanlar
Eskidendi çabuk kapanan
İz bırakmayan yaralar
Özlemler geçiciydi
Renkler kalıcıydı
Umut güzel kuş
Yaşam derin bir nefesti
Kafiyeler de daha iyiydi!"


"Bekle orada rüyanı
Aradığını bende bulamazsın
Beklentini çöpe at
Hayallerdeki yaşam
Nefes alamaz ki"


Düzenin yanıltıcılığında ararsan benliğini
Kendini aynalardaki yansımalardan tanı
Belki varlığın oluşunun önüne geçer
Belki o zaman bulunur görünmeyen
Belki o zaman, o belki, zaman o.


Resimler gözümün önünde
Uçuşurken imajlar zihnimde
Biliyorum acıi katı
Biliyorum sabır, sıkıntı
Biliyorum nefret var içinde
Biliyorum kayıp ritm duygum
Biliyorum uzar gider böyle


Bomboş beyaz sayfa
Kalemim de yanımda
Tonda cızırtılı bir parça
İmalı sözler arasında

Hayalle anının buluştuğu yerde dur
Otobüs mü bu saatinde gelsin

--------------------------------------------------------
Sizce 1 (23 May 2004 08:44 PM)

bakiyorum da birileri manzuma önce geçmis... :) ööle olsun bakalim, biz arkadan takip ederiz.
saka bi yana bu kadar ii olduklarini bilmiodum, yani sadece bi tanesini daha önce okudugumu göz önüne alirsak.

siir-hayatlarla yasayan ve onlari bulmaya çalisan bi gölge olarak yine paralel yolda seni görüyorum, tanrim bu nasil bi tesadüf?! ;) bu sefer da yan yanayiz, bakalim daha ne caddelerden paralel sokaklara sapacagiz...

PS bu arada kitap hakkinda çok mannak hbrlerim war, yrn uzun uzun konusuruz

pleiades

Sizce 2 (23 May 2004 10:03 PM)

tam da bsylere benzeyeceklerken kelimelerim tükenmisti benim. duygularim düsüncelerim eskidi gibi gelmisti ve birakivermistim kagidi kalemi elimden. ruhumu da sanirim.
gölge-szn zamanlarinin sonuna denk geliyor bu yeniden dogus halleri, aktive olus. o yüzden senin kadar üretkenlik sacamadim henüz. arkadan da gelsen sanal alemde, önümdesin hala fersahlar halinde. :)
-oleee begendii :)-

szn

Yaz Geceleri

özlemişim :) havanın boşlukta, boşluğun havada asılı kaldığını teninin her yanıyla duyumsadığın, nefes aldığında yoğun bir karışım gibi içine çektiğin, kafanı yukarı kaldırmayı daha çok akıl ettiğin hem parlak, hem buğulu yaz gecelerini özlemişim. 2-3 gecedir yeniden tadını çıkarıyorum :) yanında bir tabak erikle, fonda güzel bir müzikle, elinde kağıt/kalem ya da iyi bir kitapla, hele hele telefonun ucundaki yumuşak sesle bütüne tamamlanıyor tablo. dertlerin, sorunların, yolunda gitmeyenlerin, baskıların, zorlukların, sorumlulukların uçup gitmesini sağlıyor. zihnini dalgalanmaya bırakıyorsun. düşüncelerin oradan oraya konarken, sen de tüm dünyayı geziyorsun.

derin nefesler yılının güzel yaz geceleri, hoşgeldiniz!

Gecen Yazdan Nameler1

Komik, tam da yazıp bitirip yollamıştım ki sorun çıktı. Tekrar denemeye vaktim var mı, göreceğiz.

Geçmiş zaman yazıları toparlamaktayım bu ara, fark etmişsindir. Şiirimsileri de buraya geçireyim dedim. Muhtemelen dikkatini çekecek olan koyu ruhsal fırtınaların sebebi, geçen sene üzerimde hakim olmuş o keskin kaybolmuşluk, o keskin bunalım döneminin eseri. Tırnak içine alınmış olanlarsa tarafımdan melodilerle bezenip kaydedilmiş ve şu an rafta biraz daha işlenerek büyütülüp beste haline getirileceği zamanı bekleyen karalamalardır. Haberin ola.


Kelimelerden farklı
Yaşananların tadı
Kasvetli dünyadaki
Parlak gün ışığı
Çalkantılar çalılıklarda
Durgunluksa ulu orta
Aranmazsan bulunmazsın
Kal, dur orada


Nefeslerde gizli anın sorgusu
Ama sonuçlar belirsiz hep
Emin olunmaz bilindikten
Yabancılaşmadan tanışamazsın
Susmadan konuşamazsın


-dikkat düzyazı:-
Kelimeleri kaybetmek ne sıkıcı
Arayıp da bulamamak
Harflerle değil, şekiller/renklerle düşünmek
Böcekleri ünlemsiz karşılamak
Eldeki kalem değil mi estetiğin ölçüsü
Elde kalem, elde kalem
Evet, en güzeli


"Kapat gözlerini derse suskun şarkıcı
Aldanıp peşinden gitme sakın
Zokayı yutarsan geri dönemezsin
Kolaya atlarsan benim diyemezsin
Korunma, savunma, savaşma
Hayat böyle geçer mi?
Hayat böyle geçer mi?"


Merak öldürdü mü kediyi
Ekran karardı aniden
Beklenmedik son değildi gerçi
Ama istenmeyenle buluştu
Labirentlerde dolandı
Ve elektriği kesildi zihnin
Bir an, tek an, o an

Çarşamba, Mayıs 19

Eskiler..

eski günlüklere rastladım bugün. hasret giderdik, evet. çoktan unuttuğum ya da aklıma farklı kaydettiğim tonla anı tazeledim. içimde akışkan bir sıvı harekete geçti sanki. şu deterjan reklamlarının "ipeksi dokunuş" kavramı misali. değdi geçti birşeyler. saflığımı, küçük dalgalarda dünyamın nasıl tepeme yıkıldığını, sevincimi, hüznümü, o zamanlar aklımın ucundan geçemeyecek yerlere geldiğimi, değiştiğimi, büyüdüğümü, çevremdekilere ve kendime bakışımın ne kadar farklılaştığını gördüm, öğrendim. ve iyi ki buradayım dedim. arada bir keşke gerilere gitsem, başlangıçlara dönsem de, yepyeni seçimler yapsam derdim eskiden. yeniden anladım bu keşkeleri bırakmakla ne iyi ettiğimi. şu anki kimliğimle ters düşen akıl almaz işler çevirmişim gerçi. ama onlar olmasa burada olamazmışım, anladım. evet, evet, iyi ki varım ve burdayım :)

Salı, Mayıs 18

El Ele

destekler her yerde ve sevgiler, yeter ki görmek istesin insan. aynı şey için uğraşıyor her gün herkes, fark etmek zor değil sanıldığı kadar. paralel yol kavşaklarında nefesleniyoruz arada bir. sonra el sallayarak uğurluyoruz birbirimizi, bir dahaki, varlığından hiçbir zaman tam emin olamadığımız o bilinmez durağa kadar.

'-'-'-'

tesadüflerin olması gereken olduğunu anlayıncaya kadar sabret, o zaman açılıyor kapılar ardına kadar, ışık yansıyor her tarafta, yüzler parlıyor, kelimeler parlıyor, renkler parlıyor. ve istersen tutup kendilerine katıyorlar seni. gitmekte serbest olduğunu gör yeter.


---------------------------------------------------------------

Sizce 1 (19 May 2004 09:35 PM)

teknolojinin bütün engellerini astim ve yeniden seninleyim be... özledim, yazmayi, paylasmayi, kendimi anlatmayi, kendimi ve seni ve digerlerini kelimelerle anlamdirmayi. sen burada büyümeye dewam ederken, ben de bos durmadim, zaten bi sekilde dolup tasiyo artik hayatim, biliosun zamanla ilgili problemlerimi, ah ah...
aslinda çok sey yazmak lazim, konusmak lazim da yine her sey uçusuyo, hepsini havadan toplayip, yerlestirmek zaman alacak gibi, çok sey yapilmasi gereken...
enteresan rüyalar, garip insanlar, olaylar fln kafami karistirip beni kabuguma itse de sonunda basardim bu bi aylik dönemi atlatmayi... daha dogrusu ben bisi yapmadim yine birileri bisiler çekip aldilar beni.. yine kitaplarima, siirlerime döndüm, delicesine bakiyorum sayfalara, dokunuyorum, yazip çiziyorum öç alircasina... yeniden hatirladim sanki bisieri, tilsimlar yine bulmaya basladilar kalemimi!
dalgalar kapilip giderken, sörf tahtami buldum galiba yeniden, senin de payin war bunda her zaman oldugu gibi...
bu sefer affet, dönüsüm muhtesem olucak :)
pleiades

Sizce 2 (19 May 2004 09:53 PM)

eski ritmi yakalariz yine ben bilirim, kimseye de hesap vermene gerek yok su dünyada. onaylamayi/kabullenmeyi bilmiyorlarsa, onlara kalmis bunu yük halinde tasiyip tasimamak. ozgur iradeye saygiyi ögreniyoruz ne de olsa. halden anlamak boynumuzun borcu -hele bir gelecek haftaya kalsin site isin o zaman gör sen beni!-

szn

Pazar, Mayıs 16

Kucuk Mucizeler

ardı arkasına bana geliyorlar sanki. aslında hepimize birden yağmur gibi yağıyorlar. sevincimden dolup taşıyorum. kocaman mutluluklar içimi ışıkla kaplıyorlar boydan boya. herkesi öpmek istiyorum ben! herkese sevgimi haykırmak istiyorum! teşekkür etmek, iyi ki varsın, buradasın demek istiyorum! insanlar iyi, insanlar destekçi, insanlar bir, evet biliyorum, hissediyorum. -hele korkular, endişeler, güvensizlikler kaybolduğunda neler keşfedeceğiz kim bilir :) - ne mutlu, ne mutlu, ne mutlu!!

Kirilgan

bir şeyler kırılır ya bazen içinde. tuzla buz olur o güzel kristal vazo. yaşların gözünde kurur. bakar kalırsın o ışıltılı yığına. bir "zaman sen nelere kadirsin" çıkar ağzından ve arkanı dönersin geçmişe, ileri gidersin.

'-'-'-'

eğlenceliydi gün yine. koşuşturmalı ve tatlı heyecanlı. ufukta yükselen güneşi izlemek tadında. bir şeyler doğuyor, evet. çok kuvvetli bir his bu, tekrar tekrar çıkıyor taşların altından. yerler, olaylar, kişiler ve ben. değişiyoruz durmadan, zaman da değişiyor hızımızla yarışarak. hareket, devinim, sonsuzluk hissi. geride bırakılanlar, yanından geçip gidilenler ve bitmek bilmeyen olumlama çalışmalarını da unutmamalı. daha iyi nefes alıyoruz günden güne, daha çok bakıyoruz artık. gözlerimizle değil bütünle, bütünüyle.

Cuma, Mayıs 14

Kaygisizlik

dünkü yoğun stresin ardından -oh be geçti!- kaygısızlık zengini, hem yağmurlu hem güneşli, hem huzurlu hem deli, cici bir gün bu evet. 2.5 saatlik uykuyla 2 sınav, saatlerce çene, orada burada mütemadiyen zıplama içermiş, kendini az biraz aşmış bir gün -daha da aşacaktı zor durdurdum :P- . iyi geldi evet, her bir tarafım ağrısa da şimdi. olsun hareket gerekliydi, sorumlulukların hafiflemesi gerekliydi.

'-'-'-'

pazar, pzt ve salı günlerinin getireceği ruhsal arayış destekçilerini düşündükçe zıpır oluyorum :) . bekledim, çok bekledim. sonunda yüzüp yüzüp kuyruğuna geldim ve 36 saat içinde başlayacak tatlı bir koşuşturmanın öncesindeyim. içimden çığlıklarla ne mutlu diyorum :)

'-'-'-'

çok gözledim yine bugün. hayat dersleri no 1345. zoraki hayatlar, kendini kandırmalar, her şeye rağmen gülümsemeler gördüm. karamsarlıklar, değerini azımsamalar, umudunu yitirmeler, keşkelerden bile ümidi kesmeler gördüm. ne var ne yok deyince, hep aynı, hep aynı diyenler gördüm. yağmuru, güneşi, denizi, yeşili sevemeyenler gördüm. düşündüm, düşündüm ve düşündüm. ve her zamanki gibi, sezen gibi sonuca varmaktan son anda vazgeçtim. net yargılar alemini terketmeme verin.

'-'-'-'

biri bugün çok yoruldu, ona moral alkışı rica ediyorum. :) sulak ortam koşucusu, kimse tutamaz onuu.

Çarşamba, Mayıs 12

Olmuyor

istesem de olmuyor işte. ne kadar midem bulansa da, ne kadar tepem atsa da, ne kadar haksızlıkları, acıları, korkuları görmeye, duymaya mecbur kalsam da, olmuyor. şöyle avaz avaz bağırıp kızamıyorum kimseye, tutarsızlıklarını/dengesizliklerini vurmuyorum yüzlerine. seviyorum sadece.

'-'-'-'

ona buna hınçlanıp içim içimi yemiyor artık, mükemmeli hedefleyip ulaşamayınca kafamı kırmıyorum. olduğu kadar diyorum, bir bununla uğraşmaya değmez. olanlardan onu bunu suçlamıyorum, hatta kendimi bile azarlamıyorum. baskılar altında sıkıştırmıyorum. nefes almaya, denizin mavisine, bulutların uçuşuna kendini kaptırmasına, gülmesine, eğlenmesine izin veriyorum. başına ne gelirse gelsin, ne kadar sinirleri yıpratılsa da, ne kadar hayalleri yıkılsa da, pes etmesine izin vermiyorum. neden böyle bu dünya, nereye kadar devam edecek bu işkence hallerine hiç bulaştırmıyorum. galiba dengeliyim artık. bunu söyleyebileceğime hiç inanmazdım ama evet içsel dengemi kurabiliyorum rahatça. kendimin, gücümün, potansiyelimin farkındayım. ama hepsini kullanmalıyım diye de zorlayıp yormuyorum kendimi. kendiliğinden oluyor ve hallediliyor işler. yolunu buluyor olacak olan.

'-'-'-'

ne mutlu :)

Salı, Mayıs 11

Kum Taneleri

kayıp gidiyorlar zamanın içine
onla bir onla bütün
yeni şekiller doğuyor aralıklarda
biraz sevinç biraz hüzün

'-'-'

sıvılaştım yüzeye vuruyorum. tatlı bir yakamoz hali gibi parlıyorum "gün" ışığında. üstüme o düzenli, ferah temposuyla ılık yaz yağmurları yağıyor. şimşekler de çakıyor, ama uzakta. anlık gerilimler, küçük şoklar. etkisi az, etkisi küçük ne mutlu. el ele tutuşasım var herkesle, kocaman gülmek yetersiz sanki artık. birleşme/büyüme zamanı.

Yeni(ydi)

gevşe kurtul sertlikten
kasıntı haller boğar seni
izle, bekle, duy ve gör
kimmiş o dalgın gölgedeki

ellerin birleştiği yarıkta
özün suyu damlasın boşluğa
sesinde kaybol tutuşların
düşerken canın sıkılmasın

nefeslerin bilgeliği baksın
yakıcı ötüşlerdeki kuşa
uçarken zaman dursun da
saçlarda bulutlar morarsın

akarken notalar tırnağında
resimler çınlasın duvarında
su taşısın kabarcıkları
ruhun örterken ağzını

Ve kapan sonsuzluğa
Dalgalanan zamanda..

Zipir

mutluluk ellerimden akıyor sanki, şakacı bir çocuk halinde bedenlenmiş gibi. koşturuyor içimde, kutlama başlasın diyor, ödüller yağıyor, toplamak gerek diyor. neden, niçin anlatmıyor ama, mutluluk haline çekilmiş bir fiil sadece, öylece var, öylece akıyor. umarım kişisel bir hal değildir bu, kocaman bir parti zamanı geliyordur. hep beraber içine atlayıp kocaman eğleneceğimiz günler olur da bunlar, paslarımız silinir az biraz.

'-'-'-'

http://diedralieta.bravelog.com daydım eskiden. server ım türkçe karakterlerimi desteklerken. söyleyeyim dedim, beni öksüz sanmasınlar. ama şimdi ki göçmüş haline bakarak da yargılamasınlar. vardım ben orada bir zamanlar, deli deli koştum, deli deli soluklandım, deli deli sorguladım, bilsinler daha dün çıkmadım, vardım.

Bizdik

yürü durmadan, soluklanmadan
tıkan gerekirse elin uzanmadan
bak ardından geçip gidenin
gözlerini bir kere bile kırpmadan

'-'-'

yeter ki gülmek yasak olmasın
her şeyim gitsin bir o kalsın
yeter ki nefeslerimde yaşasın
benle doğsun ve benle batsın

'-'-'

bağırmasın kimse çığlıklarda
sessizlikte konuşalım

Pazartesi, Mayıs 10

Sıkışmışlık

en şiddetli karşı çıktığım varolma hali bu artık. kurallar arasına, seçimle arasına, insanlar arasına, sorumluluklar arasına, koşullar arasına sıkışanlara sataşıyorum var gücümle. harcayacak vaktimiz yok aptal mücadelelerle. anda kalabilmeli zihinler, her şeyiyle orada olabilmeliler ki, hayatlar yaratılsın. koşturan gölgeler değil, parlayan ruhlar zamanı artık. durmak ve zamanla buluşmak, onu dizginlemek yerine, beraber akmak. o kadar da zor değil. o kadar da uçuk değil. hele pembe hiç değil!!

kendimde ne zaman fark etsem bir şeylerin beni boğduğunu, köşeye sıkıştırdığını, yukarı yükseliyorum bedenimden. yukarıdan bir bakış yetiyor aslı görmeye. karmaşık duygu/düşünce fırtınalarının yarattığı toz bulutları az biraz aralanıyor da aslolan ortaya çıkıyor o zaman. değersizler/önemsizler üzerine tutulan yoğun ışıkta yokoluyorlar ve netleşiyor dünya.

yaratıcılık, ucundan köşesinden bir sana aiti bedenlemek, biçime, sese, renge, ruha büründürmek. tam da bu gerek sıkışmışlığı yenmek için. hiç yapamayacağını sandığın, hep hayalini kurduğunu, ama yapmaktan korktuğun bir şeyleri denemek aniden, birdenbire ve bir solukta tüm hayatı içine çekebilmek. kalbinin çarpıntılarını ağzında hissetmeden, damarlarında dolaşan kanın sıcaklığını duyumsamadan gözünü açamıyor insan. hele üst üste gelen balyozlarla dağınıksa zihin, beden bir yerde, beyin kıvrımları başka yerde dolanıp duruyor da, saatlerce yürüyor da, bir yere varamıyor. durmalı, evet. koklamalı, dokunmalı, öpmeli belki. ve sevmeli. o zaman siyah-beyaz nostaljiler renklerine, o zaman yanaklar kızarıyor da varoluşu anlamlanıyor insanın.

denemeli.

Pazar, Mayıs 9

Ilginç -Garip ten Terfi mi Ettik ne :) -

renkler var dönüp duran, henüz tamamen içe çekmenin, ölesiye hissetmenin vakti gelmedi ama. birkaç yoldan birini seçeceğim ayrımı bekliyorum. bir kavşak belki. ya da yine bir uçurum. risk almak her zamankinden daha kolay. ve bunun bir anlamı olmalı. yenilenme çabası mı, kendini keşfetme süreci parçası mı?
her zamankinden fazla, her zamankinden geniş imgelem dünyası. binbir şey aynı anda harekete geçiyor zihnimde. dosyalamak ve ortaya dökmek taraftarım değilim daha, sanki birikiyor. içimde öyle güzel hisler var ki, açığa çıkacağa dair. sanki büyümesini izliyorum ışıltılı bir toz kümesinin. bir çeşit big bang bekliyorum. sessizliğin sesini dinlemek misali, görünmez taşların yerlerine oturuşunu izliyorum.
oldukça tanıdık tüm bunlar. yakın geçmişle özdeş az biraz. ama kendini tekrarlamak değil farkındayım. nefesler daha nüfuzlu, daha derin bu sefer. ve ışık daha belirgin. eski heyecanlar yine alevleniyor içimde, hem de elle tutulur şekilde. merak ve umut daha yoğun. cesaret kırıklığını attı gibi üzerinden. "bakalım"

Gocebe Gibi..

iki arada bir derede haller günü bugün. havayı koklayarak yön bulma telaşında. pırıltılı da biraz, gözler kamaştıkça çırpınışlara savruluyor insan. ha geldi ha gelecek bir bekleyişteyim, bitemedi hala. tesadüfleri oturup izlemekle hayalleri koşup yakalamak arasında. bak ve gör, bak ve gör, bak ve gör.

Cumartesi, Mayıs 8

Fikirler

birkaç yeni plan var gündemde. iki blog var öncelikle, ingilizce ve almanca olmak üzere. sonra asıl site çalışmaları var yeni başlayan. yeni şarkı taslağı yolda, eskilerin de sözlerine ekleme yapma amacındayım. dergi planları 2 hafta sonra harekete geçecek gibi duruyor. o zamana kadar da iç dünya yenilikleri, temizlikleri var bitirilmesine çalışılan. aman da aman, meşguliyet kaygıları mı yoksa bunlar :P

Cuma, Mayıs 7

Bak, Bak, Bak..

deneme yanılma aşamaları ve boştu doluydu bakmadan yapılan atışlar. sürüklenme halindeyim belki de ya da bekleyiş bilinmeyeni özleyen. değişim merdivenleri çıkıyor ağır ağır ve ben yüzümde küçük gülümsemem, izliyorum. bekliyorum ve bakıyorum, bakıyorum ve bekliyorum. dönüşümlü gelişim bu olsa gerek :)

Perşembe, Mayıs 6

Alisma Safhasi

eski kayıtları taşıyamayacağımı fark ettim dünkü ilk yazımdan sonra :( tam alışmış, düzeni sağlamışken bırakmak zor geldi, bir de üstüne yazıları kurtaramayacağımı anlayınca iyice moralim bozuldu. olsun varsın, yeni başlangıçları severim ben, monotonlaşmaktan iyidir değil mi?

Çarşamba, Mayıs 5

Yeni Bir Yuzle

taşındık evet, mecburen, mecburiyetten.. uğurlu gelir işalla ümitleriyle karışık taze başlangıç hevesi fazlası yaşıyorum, eski server mağlubiyeti ardından. geçmiş yazılanları da taşıyacağım kısa zamanda yorumları da altlarına not düşerim her halde. ne kadar sürecek kim bilir, oldu tamam, diyebilmek. olsun, sabır bol bizde..