Kelime Koşusu

Perşembe, Mart 31

ayda yılda bir

en çok buraya yazmayı özlüyorum bu sene. nefes almak gibiydi her gün buraya yazmak benim için. yokluğunu öyle derinden hissediyorum ki. yazmakla ilgili her şeye atlıyorum o yüzden bu aralar. aslında yaratmakla olan bağlantısı olan her şeye demeliyim. yıllardır arzuladığım projelerle şimdi uğraşmaya başlıyorum. çevremdekiler deli gözüyle bakıyorlar bana, "otur test çöz!". hala onlarla aynı kefeye koyamıyorum kendimi. üzgünüm, dünya hala benim çevremde dönüyor :)

eskiden her deneyimi incik cıncık ederdim burada. ne rüyalar kalırdı, ne şahit olunan anlar. ilk defa tanıdığım biri ölüyor ve burada tek laf geçmiyor. gözümün önünde ilk kez birisi panik atak geçiriyor. ilk kez bir trafik kazasını arabanın içinde deneyimliyorum. ilk kez kelime koşusu dünyamı farklı bir ortama taşıma cesaretini kendimde buluyorum. ama yine de "yazılması gereken" olamıyorlar. hem paylaşma fırsatı bulduğum ilginç insanları da etiketleyip rafa kaldırmıyorum artık. öyle çok asılı duran adam var ki şu an odamda. izlenen filmler, okunan yazılar ve en önemlisi duygular eksik burada. ne sevinç, ne öfke var artık. oysa en büyük karmaşaların yaşandığı senelerden biri bu sene. en büyük hesaplaşmalar arka arkaya dizilmiş. boyum kadar daha uzuyorum her gün. aslında en ibret alınması gereken, en çok tartışılması gereken zamanlardayım ben. hem de sonlarına yaklaşıyorum. kendimdeki ve çevremdeki değişimi ilk ve son bu kadar rahat gözleyebileceğimi biliyorum. ama yine de elle tutulur bir sonuca varmıyorum.

belki de elimden geleni yapmıyorumdur..

PS.yeltenmek yerine niyetlenmek kelimesini seçtiğimi fark ettim. yaşlanıyorum galiba :P
PSPS. ilk yıllık yazıları dökülmeye başladı. kendine başkalarının gözünden bakmanın tadı çok başka :)

Pazartesi, Mart 21

kısa kısa

paylaşım dolu bir gün daha. şaşırtıcı ve keyifli her anında. büyük parti de yaklaşıyor zaten. belki de son nefes alma molası 19 haziran öncesi.
pek konuşmadı kendimle son zamanlarda elimde kalem varken. muhabbetlerimiz farklı kulvarlardaydı. pek kayda geçmedi ya da pek kayda değer bulunmadı. aslında kayda geçmeye pek vakit bulunmadı.
berkun oya seyrettim bir. odamda koca bir canavar oturur oldu, şu an karşısında korkudan titrediğim, ki kendisi kardeşimi odamın kapısıyla bir kıldı -ablaaaaaa, şey hani ben şeyy..- . felsefe olimpiyadı geçti başımızdan başlı başına olay. eskilerden bir yüzle oturuldu, konuşuldu, sevgi/saygı paylaşıldı sonra. röportajmış, okuldan ayrılmakmış, sekiz sene sonra okula olan borçlarmış uğraştırdılar zihnimi bir de, hatırlattılar, sordurdular, cevap/çözüm arattılar, saflığa/küçüklüğe/dünyayı değiştirme hayalli sezene döndürdüler. 19 yaşına bastım sonra, kocaman oldum. beni bana hatırlatanlarla doldum bu vesileyle, anları/paylaşılanları/duyguları tekrar yaşadım kısa süreli ve asıllarına biraz soluk da olsa..
ve şimdi yıllık yazısı haftası başladı. kime, ne yazsam telaşı. öyle bir nadas halindeyiz ki sekiz seneyi çıkarıp ortaya döküvermek çok zor şu an. her anda/anı paylaştıklarım dışında herkes silik, gizli. anlamlar hatırlanmalı: ne ifade ederdi, nerelerde vardı, neleri paylaştı?.. en kolay gözükenler bile zor, çünkü değişim köklü, değişim geri dönüşümşüz ve değişimin sonuçları henüz kullanıma açılmadı. üç ay sonra yazsaydık keşke.. insanların nabzını tutsaydık. seslerini bile unuttum birçoğunun, haksızlık/saygısızlık yaparsam diye kaygılanıyor içimde biri.
gerçi biliyorum, oturdum mu tatmin edici şeyler yazarım herkese, elimiz kalem tutuyor çok şükür. ama gerçek olacak mı onlar, yoksa yalan yanlış birleştirilip görüntüde içten gösterilenlerden mi oluşacaklar? başlayınca düşünmeli aslında bunları. hem her şey demek değil o sayfalar, önemli olan üzerlerine kurulacaklar. bakınca mutlu etsin insanları yeter, gerçeğin keskin yüzünü saklamalı zaten gülücükler yıllar boyu saklanacak anılarda, güzellikler hatırlanmalı ki yükler silinip gitsin zamanla, hafiflesin insanlar, uçsunlar hatta mümkünse.
iş-güç insanı olmalı biraz şimdi, hele ki bu kadar değerli hissedilen bir dönemde, borçlu kalınmamalı ki bağlılıklar hapsetmesin.
öperim her kimsen, bomba gibiydi çünkü haftasonu..