Kelime Koşusu

Pazar, Nisan 24

çelişki

Kendi kafiyelerinden sıkılır mı insan? Belki de artık insanların içi boşaldığındandır, belki de artık içim çok dolduğundandır.
Kendi kalan kimse yok mu etrafta? Koşturmayan? Şekilden şekile girmeden, olduğu gibi, olmak istediği gibi kalan? Niye herkes şikayetçi? Niye herkes olunması gereken gibi?
Fazla isyankar oldum bu ara. Beklenmedik birkaç olaydan kaynaklanıyor sanırım bu durum. Kurallarla şekillenmiş sabit düzenlere, “görünürde gerçek” lere dayanamıyor midem daha fazla. “Gerçek” insanlar nereye kaçtı? Niye herkes kendi olmaktan çıktı? Niye adım Mualla olmalıymış ki benim? Hani ben Sezen’ dim!?
Beklenmedik taşlar baş yarar değil mi? Evet, evet, hep öyle olur. Gizlediğini sanarsın çünkü. En derinlere bastırdığın ve böylelikle en güçlü kıldığındır gerçek olan.
Saflık.. Zorla unutturuyorlar adama. Salaklıkla eş anlamlı sandırıyorlar. Maskelerini takıp çıkaranlar her yanda. Ne oldu gerçekten sevenlere, gözlere ne oldu? Hep perde, hep perde...
Canımdan, içimden birini uzaklara yolladım bugün. Öngöremiyorum bile, etkisi ne olacak üzerimde, neler getirecek peşinde. İçimden birini uzaklara yolladım ve gizli gizli planlar yapıyorum kafamda. Ondan daha uzağa giderim belki? Çok daha uzağa. Gözden uzak olan, gönülden de ırak mı hakikaten? Sanmam, aslında tersini kanıtlandı bana çok kere. Belki inadına, belki istedim diye.
Gerçeklerden uzak, öyle yapay bir boyut ki burası, varsayımlar var sadece. Renksiz, kokusuz, matematiksel hesaplar hepsi. Sağlamaları bile yok üstelik. Olasılıklardan ibaretler belki ya da kontrol edilecek bir cevap anahtarları yok. “Şöyle olursa” ya bir cevap, “böyle olursa” ya bir cevap. Zaten herkes ya körü körüne inanıyor ya da deli gibi korkuyor. Ayakları yere basan kimse yok mu??
Soyutlanma, hayattan, insanlardan. Nasıl bir varoluş şekli ki bu? Tanıdığın bildiğin adamlar ceplerinde sakladıkları yedek yüzlerini takıyorlar art arda. Ama çığlık atamıyorsun korkarak. Hakkın yok. Yargılayamıyorsun kimseyi. “Onlar seçmedi ki..” Keşke inansa yüreğim. Seçmediğimize, gösterilenlerin yalandan ibaret olduğuna. İşin garibi yalan diye suçladıklarımı doğru kabul etmek istiyor içimde gizli, kapaklı bir yerler. Çünkü tam da o noktada istekler belirsizleşiyor. Resimler var bir iki tane. Onlar da bir netleşiyor, bir bulanıklaşıyor.
Belki de her şeyin kendini yalanladığı, her şeyin içindeki çelişkiyi açık ettiği sene bu sene. Şaşırtan, diğerleri gibi. Ama bu sefer fazlasıyla alaycı olan, kurnaz olan, çaktırmayan.
Oysa dürüst olmayı seçmiştik biz –ben ve benim gibiler- . Olmuştuk biz, görmüştük. Ve görmekle kalmayıp gösterecektik. Şimdiyse ayakta kalma savaşında gösterecek herkes. Gözleri öyle şaşı, öyle çarpık bakıyor ki, neyi doğru sandıkları belli değil.
2005 çelişkiler yılı oldu sanırım. 2004 ün derin nefeslerini ikilemlerde bekletti.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home