Kelime Koşusu

Salı, Ocak 18

tatil havaları

Yazdım. Adeta nefes almadan. Hem zamanı, hem kendimi, hem de geri kalan tüm dünyayı unutarak yazdım. Nasıl da ihtiyacım varmış içimi dökmeye. Her gördüğüm yüze ayrı bir hikaye anlatırken tükenmemiş içimde üst üste yığılanlar. Ve o kadar yoğun akıyormuş ki yük musluğum, hiç temizlenememiş bunca zaman o karanlık depo. Dolmuş da dolmuş. Sonsuza uzanmış bir kolu, halini olağan sanmış, “Böyle geldi, böyle gider” umursamazlığındaymış.
Neyse ki zamanında fark ettirdi şu tatil havaları. Birilerine söyleyecek bir şeylerim olduğunu hatırlattı. İlk hesaplaşmamı gerçekleştirdim üç ayrı mektupla, yazarken kendimden parçalar koparıp kenarlarına tutuşturduğum ve sahiplerine sayısız gözyaşı döktüğüm mektuplar. Öyle çok kelime saklıymış ki içimde, uyumaya vakit bulamadım o gece. Güneşle buluşurken delice yağan yağmur, ben yatağımı unuttum. Var olan tek şey bu ekran, bu klavyeydi ve hayalimde canlanan o tanıdık yüzlerdi.
Uzun zamandır içimi kemiren tüm o bulantı hali dağıldı. Oh çektim kocaman yatağıma uzanırken. İlk defa yatar yatmaz uykuya daldım. İlk defa karmakarışık rüyalarda boğulmadım. Güzeldi. Bir de sabah bağırış çağırışla uyanmasaydım, uzun zamandır ilk kez uyumayı hatırlayacaktım. Neyse ümidimi kesmedim, hala o günün geleceğine inanıyorum :)
Planlar, programlar yapıldı, gerçi kendimi pek pohpohlamadım cesaretlenebilmek için. “Yaparsın sen, yaparsın!” nutukları çekmedim. O yüzden birz havada asılıyım hala, ama ümitliyim kendimden. En azından daha somut artık kafamdaki resim. Hedef belli olunca geri kalmak daha az acı :)
Uzağım biraz dış dünyadan. Kendimi dinlendiriyorum yine. O kadar yoğun ki hesaplaşmalar, karşılaştıklarıma gerektiği gibi, özüme uyacak gibi davranabileceğimi sanmıyorum da pek. Ağırdan alıyorum, nasılsa var daha zorunlu sosyalleşmelere. Biraz daha kendi zihnimde dolanmayı sürdürebilirim. Arınma sürecimi uzatabilirim.
Üzerimdeki o ölü toprak tekrar görünür oldu geçen hafta, bu haftaya da sarktı hatta. Ama artık içimdeki ağırlığını hissetmiyorum. “Yapsam ne olur, yapmasam ne olur?” çıkmazlarından kurtuldum. Ama hala pratik eksik tabii ki, yine de kendimi “yapabilen” olarak görmeyi özlemişim. Genel olarak güvenim tavandaydı hep gerçi, ama tam yapma anına gelince “Böea!” şeklinde bir ünlemle kendimi yatay pozisyonda beyin sulandıran hallerde buluyordum. Şimdi en azından az buçuk iş ucundan tutabilme başarısını gösteriyorum. Hey bu benim için oldukça büyük bir ilerleme tamam mı?!
Net bağlantım bitti ve almamakta direniyorum. Biraz olsun kendimi koruyorum böylece. Bilinçsiz zaman vakumlama araçlarından birini kontrol altında tutuyorum hiç olmazsa. Ve kaçıyorum şimdi, sorumluluklarıma gömülmeyi deneyeceğim. Kördüğüm haline gelmiş takılarımı yere düşürdükten bir hafta önce topladım da demin. Ümitlendim yine kendimden, belki başlasam biter bir şeyler daha bu gazla :)

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home