Kelime Koşusu

Salı, Aralık 21

mor-üfüren

kelimelerim nazlı bu aralar biraz. kahkaha ve koşuşturmalar eksik değil gerçi, keyifler de devamlı oflayıp poflamayı engelleyemese de yeterince yerinde. ama kafamda dönüp dolaşanları yazıya geçirmek zor bu günlerde. hem karışıklıkları, hem de zamansızlık tabii sebep. pek şaşırtıcı olmasa gerek.
bu aralar, aralığı yarılamış bulunmanın da etkisiyle, yine iç hesaplaşmalarla dolu. hayaletlerle kovalamaca oynuyorum zihnimde bir anlamda. kişiler, olaylar, arzular, hayaller, geçmiş, gelecek.. şimdinin pek yaşanabilir kılındığı zamanlar değil bu. durup düşünme anı hiç değil. her an bir hareket, her an üzerinde kafa yorulacak bir soru var. ama nedense yorgunluklarım kayıp. ona buna yakınmak, sahte agresiflikler var evet. kendimi anormal hissediyorum zaten. ama bunalım, kırılmışlık, boşluk halleri uzak.
birkaç kanadı kırık kuşum var gerçi. içimde ukte. kanıyorlar devamlı. dilime, zihnime, elime, ayağıma dolanıyorlar. hatta bilincimi de, bilinçaltımı da parmaklarında oynatıyorlar. bu yüzden objektif çözümler bulmamı engelliyorlar. kanı durmanın, kuşu kurtarmanın olasılığını düşürüyorlar. bir sakin kafayla, aşırılıklardan/abartılardan uzak, kalbimin sesini az buçuk bastırarak düşünebilsem.. her yeni gün sevip okşanmak kadar, bir o kadar balyoz yemekten kafasında aptallaştı biraz küçük kuşlarım. ellerinden tutacak mıyım, ölmeye mi terkedeceğim, bilemiyorlar. soruları cevapsız, iyileşme çabaları sonuçsuz kalıyor. paralelize hallerde yuvarlanıp gidiyorlar benimle.
daha kırılgan sanıordum onları. aslında bu kadar çetin ceviz çıkmaları bile yaşamaları gerektiğinin kanıtı gibi duruyor. ama kararsızım işte. doğru-yanlış ayrımı yapmak ilgi alanıma girmiyor bu ara. ikişer beşer çıkmak var şimdi merdivenleri. her katta durup kolaçan edemiyorum etrafı.
-yağmurlu ada güzeli ortalarda yok yine. ölmediğini haber etti de, nefes aldığından emin değilim?-
-kızıl kıvırcığım da cehennemlerden cehennem beğeniyor gibi bu ara. kafasını bir kaldırsa şu kara bulutun içinden. kocaman mor-üfürenlerimiz var bizim. dökülen yaprakları nasıl temizliyorlarsa o üfürücü borularla amerikan filmlerinde, biz de öyle dağıtırız bu deli karanlık bulutları. yeter ki el ele olalım..-

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home