Kelime Koşusu

Çarşamba, Kasım 17

bayramdan kalma

günlerin kaydını tutamadım bu sefer zihnimde. hızla akıp geçtiler, arka arkaya dizildiler. isimlerine/konularına göre ayıramadım. belki de biraz tembellik yaptım. ya da üzerlerinde etkim olsun istemedim bu sefer. koşarak kaptıkları yere oturuversinler, spontane gelişen bir düzen yaratılsın dedim. ne dediğimi bilecek kadar bile aynalara bakamadım bu ara. koşturdum işte. hayat bu, yerinde durmuyor.
uzun yollara gittim geldim arada. müzikle, geceyle, yağmurla iç içe. zaman durdu, uykuyla uyanıklık, hayalle gerçek birleşti. zihnimde kelimeler koştu durdu. ne altında ne üstünde, ötesindeydim bilincin. gölgelere fenerler tuttum, ışıklı tüneller buldum, arada dipsiz kuyularda kayboldum. dilenci oldum, prenses oldum. sanki zamanı delip geçiyordum. "ben"ler keşfettim "ben"im içinde. delikler keşfettim sık dokulu örgüde, yeni ilmikler attım. yerlere saçılmış yıldızlar buldum, kaldırıp yerlerine astım.
sonra bayramı sevdim yine, yeniden. bir yıl bile kutlamadan geçmemeli, dedim yine kendime. tanımadığım, bilmediğim insanlara gönlümce gülebildim, iyi dileklerde bulunabildim böylece. uzun zamandır görüşemediğim insanlarla buluştum/konuştum bu vesileyle. piyangodan mutluluk çıktı sanki herkese. eşit ölçüde.
geçmiş bayramlara da kaçtı aklım. geçen sene neredeydin, şimdi nerede hesapları çektim. seneye nerede olacağımı merak ettim.
bu duraklar olmasa ne yapardım hakikaten. yılbaşı, doğumgünüm, bayramlar, okulun ilk günü, yazlıkta ilk gün. hepsinde durup dinlemek ne güzel. eski defterleri açmak, küçük sezenler görmek. geçmişi şimdiye karıştırıp gelecek çorbası pişirmek. ve tabii uyuduğumu da eklemeliyim. uyku neymiş yeniden öğrendim. hatırladığımdan da güzel geldi :) bedenimi de, ruhumu da yeniden keşfettim. gerçi zaman hızlı akıyor, işlerin yetişmesiyse fizik kanunlarına aykırı. ama yine durmayı deneyimliyor insan arada bir gün içinde. sonrasızca/öncesizce dikiliyor. bir derin nefes çekiyor içine, burdayım diyor. bunu bile yapamamışım uzun zamandır. özlemişim..
sonra hesaplaşmalar var tabii yine. sezenin olmazsa olmazı. sezen (insan?) dediğin derin ruhsal çelişkiler yumağı değil mi zaten? bir süredir giremediğim odalar varmış, kapısı kendiliğinden açılıverdi son günlerde. iç temizliğiyle de bozdum yani kafamı. sezeni halı yaptım anlayacağın. önce dövdüm, tozları silkelemek için. sonra havalandırdım, kalıntılardan arındırmak için. şimdilerde yeniden yere sermekle meşgulüm. doğru yeri bulmaya çalışıyorum. ucunu, köşesini yerleştiriyorum.
-sessiz bir deliye selam çakıyorum sonra. hayatın yuttuğu ama bir türlü tüküremediği, özle özle bitiremediğim insana. sayılı gün çabuk geçer desem de bana dil çıkaracak biliyorum. çoktan listede adımın üstünü çizdi gerçi. ama ben yeniden yazdırmasını bilirim oraya bir yere mor-turuncu sezeni :) -
-bir de ah çekiyorum kocaman :P isteyen aptal demeye devam etsin :P-

2 Comments:

  • kim kimin ustunu cizmis bakiim, mevzu bahis olabilecek tek cizik duvara gun saymak icin atacagimiz ciziklerdir
    ay em bek, arkamdan laf ettirmem artik
    tak karanfilini yakana, gorusebilirsek bi gun hatirlatirsin kendini bana :p

    By Anonymous Adsız, at 5:31 ÖS  

  • hoşgelmişsiniz efem. sefa getiremediniz haliyle henüz, bir karanfil yüzünüzü görmek nasip olamadı. ifadenizi almak konusundaki hayallerim de giderek ütopik haller almakta. hayırlısı bakalım, olmadı mart'ta birinci seneyi kutlarız -şimdiden yer ayırtıyorum, 6'sının haftası cuma günü kırmızı karanfilimi istiyorum, mazeret istemez-

    By Blogger merhababenszn, at 10:20 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home