Kelime Koşusu

Cumartesi, Ekim 30

yeni uyandım

birkaç dakika önce sevgiden uyandım. görünmeyeni görünür kılan, bizi geçmişe bağlayan ağır zincirleri kıran, ekim ayını ekim ayı yapan o meşhur aktivasyon günü geldi çattı da bugün. hani şu farkındalığın neredeyse gözle görünür arttığı gün. kızıl kıvırcığım sağ olsun, elimizden geldiğince değerlendiriyoruz bakalım, herkesin en büyük hayrına olmasına katkıda bulunuyoruz kendimizce.

evet görünmez hedef kitlem, birkaç gündür pek bir şey duyamadın benden. sanma ki boşlukta yüzdüm diye, sanma ki malzemem bitti diye. öyle çok anlatılacak birikti ki, nereden başlasam, nasıl anlatsam şaşırıyorum şimdi.
bir çift göz kontaklarıyla başlamalı belki de :) o gözlerin içinde ilk defa bu kadar derinlere sokulabilmeyi, sadece bana odaklandıklarını böylesine derin hissetmeyi anlatmalı. hem de en sırıtkan, en salak halimle :P
sonra birinin doğum gününden bahsetmeli. kısa zamanda üzerimde çok emeği geçmiş birinden, etkilerinin neredeyse gözle görünür olduğu, aramızdaki sevgi/saygının dozunun tam kararında ayarlandığı, benzerlikler kadar ayrılıkların da dengeli dağıldığı o küçük bebek ilişkiden bahsetmeli. ve sonra onu mutlu edeceğiz diye nasıl koşturduğumuzdan, o somurtuk suratı iki cadı güldürmeye çalışmamızdan, sinirini yatıştırmaya uğraştıkça geri tepmesinden, ama olay mahaline varıldığı anda her şeyin mucizevi biçimde iyi gitmesinden ve sonunda günü başta o, herkesin mutlu mesut bitirmesinden. –burada o tatlı cadıya da teşekkür etmeli, duysun duymasın fark etmez. zaten o zamandan bağımsız bilmeyi bilir o, sağ olsun. günümü güzelleştirmeyi, sıcacık sevgisini hiçbir bilinçli çaba göstermeksizin yayıvermeyi, paylaşmadan paylaşmayı, olmadan olmayı iyi bilir. beni iyi bilir :) yine zamanı, mekanı zorla tutturup uzun aralardan sonra denk gelince şaşırttım tabii. o da beni 5 yaşındaki velet halimle görmeyi pek bekleyemezdi. benimle sevindi sağ olsun, benimle zıpladı elinden geldiğince, sonra kızdı tabii kızıl kıvırcıkla deli halime, ama o karçaşada yanlış anladı da kızdı, günü yine sevgi yumağı bitirdik çünkü :) -
ve tabii aynı günü büyülü kılan o kızıl kıvırcığa da laf atmalı buradan. bir “hali vakti yerinde” kestirmeli göze, hayaller kurulmalı beraber, iyileri kötüleri ayrı ayrı tartılıp göz göze, diz dize gelinmeye çalışılmalı, baktık olmadı soğuk sular içmeli üstüne üçer beşer, yetmedi bidonlar halinde. ve sonra kırık dökük hayallerden şiirler yazıldığını duymalı, sevinmeli böylesine bir duyarlılığa, sevinmeli böylesi bir saflığa ve sevmeli ayrı kalmayı hayal bile edemeyecek kadar çok. o tatlı “tanrısal güçle yaratma” çalışmaları, “kalbimiz temiz lem” geyikleri, sadece bakışları bile anlamlı kılan o güzel sevgiyi tattırıyor ya bana sektirmeden her gün, daha ne istemeli bilemiyorum. –tamam, tamam biliyorum ve bir “hal-vakit” diliyorum nesnesi belli olmayan, varsın hal-vakit seçsin istediğini :) - - bu sevgiyi bile paylaşıyoruz ya “bir hafta senin, bir hafta benim” diyerek, haklısın bir sene falan değildi aradan geçen, bir seneye sığamazdı bunlar, çoktan beri vardın/m/k..-
sonra parlak ruhlar gördüm bir çift. ayrı renklerde, ayrı seslerde, ayrı bedenlerde. büyülendim ayrı ayrı ikisinde de. saygı duydum, sevgi duydum. paylaştım da bunu onlarla. ama bilmiyorum şimdi, nasıl, niye nedendi. sanırım olması gerektiği içindi. merak ediyorum şimdi, nerede, ne zaman, nasıl gelir devamı, olmaya bırakıyorum o yüzden bütünün en büyük hayrına olacak şekilde..
-her cuma olduğu gibi dün de hayran kalındı aynı senaryonun inceliğine. hata bulmakta, dalga geçmekte, olay akışı içinde kurgusal ayrıntılara takılmakta üstüme tanımadığım halimle “helal be” lerle izledim yine. mor ve ötesi etkileşimleri de gözledim, herkes gibi. sevindim, benden/bizden hissettim ve cesaretlendim.-

1 Comments:

  • ya ben daha yeni yeni kendime geliom saat on olmuş :) ve düşünüyorum da bırak aktivasyonu falan son 2 aydır belki 3 aydır kendim ve çevrem için yaptığım en iyi şeydi diyorum ve teşekkür ediyorum sana yeniden..
    ewt perşembeden bahsetmek gerek tabi :P diyorum ya sana arkadaşlık işte bu die her ne kadar geyik de yapsak doğru işte söylediğim.. tabii sana göz kalemi borcum da war, bi gün hatırlatırsın :))az önce düşündüm de "hali vakti yerinde"ler sarmıştır belki etrafımızı da biz hala lineer zmndan kurtaramadığımız için bilincimizi hayal edemiyoruz.. yani gelecek die tanımladığımız zaman da daha neler görücez kim bilir, üstelik beraber...
    sen bana diosun da sen beni anlatıosun da kızıl kıvırcık şöyle kızıl kıvırcık bööle die ben seni anlatamam mı yani! her defasında warlığını taa içimde hissetiğimi, sınawların,testlerin,sunumların arsından kafamı her kaldırışımda o bebek/şirin/capcanlı yüzü görmeği nasıl sewdiğimi, her düşüşümde kimseden yardım beklemediğim halde biri elimi tutarsa onun kim olduğunu bilmenin ne kadar güven verici olduğunu, hayatta en iyi becerdiğimi düşündüğüm şeylerin her dizesini anlatmadan anlayabilen birinin warlığını, 5-6 yaşına moduna gridiğimde artık yalnız olmadığımı bilmenin rahatlığını :), birşeyin olmasını çok istersem kimi yanıma çağırmam gerektiğini bilmemin gücünü ;P(olm kalbimiz temiz ya, çok ciddiyim), her insan halimi bilen daha doğrusu o insancık rollerinden arınmış hallerimi bilen tek kişinın warlığını anlatamam mı sanıyosun! ben de diyorum "daha ne isteyeyim ki..." körler sağırlar birbirini ağırlar durumu değil bu bilioruz, bu hatırlanmayan ama bilinen geçmişin son bir senedeki hızlandırılmış anlatımları sadece :)
    son olarak 09.03.2005 diyorum, süper fikirler war aklımda, belki ikince şanslar ;)
    posted by kzlkvrck

    By Anonymous Adsız, at 10:40 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home