Kelime Koşusu

Salı, Ekim 26

oben

boğazımda düğümlü yine kelimeler. ufak bir moladayım. akan trafiğin ortasında durmuş bir arabayım. etraf bulanık ve ben sadece bu andayım.bir dolu şey geçiyor aklımdan, farklı yüzler, farklı hayaller. dur diyemiyorum hiçbirine ya da kal.. çünkü an bile vakit yok durmaya. bu yorgun beden baş ağrılarını kapanan göz kapaklarını sırtlayıp yola çıkmalı. engin denizler var aşılacak, büyük adımlar var atılacak. oysa nasıl da küçücük kalıyor asıl içimde yer eden. her gün tekrar bakakalıyorum o giden geminin ardından. kah hatırladıkça sırıttığım anılarla, kah safça açık avuçlarımla. öyle buhar ki savrulurken tüm tuzumu alıp götürüyor, tüm ağırlığım uçup gidiyor. ama bazen öyle ani, öyle yoğun ki bu uçup gitmeler kanatıyor içimi. söküp alıyor sanki derine kök salmış bir şeyleri. işte tam da o kopuş sırasında inceden bir sızı doğuyor içimde. yavaş yavaş batan bir iğne gibi. sonra birden geri çekildiğinde sızan o hafif kan ferahlamayı getiriyor. bir "oh be!" çıkıyor ağzımdan. "oh be!"zihnim birçok yere demirli bugün. aynı şeytan üçgenlerinde dönüp duruyor. uzaktan bakmakla fark edilen o küçük ayrıntılar arasında, bir o yana, bir bu yana savruluyor. ah o gülüşler, ah o sevinçler, ah o nefes kesişler.. yarın uzuuun bir gün olacak. kocaman olacak. sonsuza uzayacak. o yüzden iş görmeli şimdi. yarını hafifletmeli, alınacak nefesleri ikiye, üçe bölmeleri.mor odanın eski yazıları bulundu bugün. bakıldı, okundu, dokunuldu. ne garip bu sefer hüzün yoktu, gözyaşı yoktu, acı hiç yoktu.
ve yine sinemaya gidilemedi, olsun lost in translation izleriz biz de trt 2 de. yetinmeyi biliriz elimizdekiyle.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home